Pazar'a kadar...
7.yarış İstanbulPark'ı da atlattık sonunda... Çarşamba gününden başlamıştı mesai. Evim uzak olduğundan yarışın İstanbul'da olması pek fark etmedi benim için, topladım bavulu geçtim 5 günlüğüne anadolu yakasına..
Öncelikle şunu söyleyeyim, İstanbulPark'taki TRT çadırı gerçekten büyük ilgi odağıydı ve çok da canlıydı stüdyo dışında.. Daha iyi olabilirdi stüdyo..
Perşembe ve cuma günleri her zaman olduğu gibi en hareketli günlerdi padok açısından.. 7 Farklı pilotla özel röportaj ve diğer tüm pilotlarla da ayaküstü sohbetler gerçekleşti... Tabi canlı yayında olmayanlar bizim sabahlamamıza sebep verdi birazcık.. Ayrıca Cuma günü de Mclaren'in yeni garajının tanıtımını yaptık o da bugün ekrandaydı sanırım yayını izleme fırsatı bulamadım pek fazla... Cumartesi günü de pilotların TRT çadırındaki imza günü de görülmeye değerdi...
Pazar gününe kadar tempo hiç değişmeden özel röportajlar, padoktan canlı yayınlar vs. şeklinde devam etti... Pazar günü asıl şov grid de olucaktı ama TRT teknik ekibinin telsiz kameraları padok için ayarlamış olmaları ve sonradan antenlerin yerlerini değiştirmeye zamanları olmadıkları için yayın gerçekleşemedi.. O da olsaydı tadından yenmeyecekti ama kısmet değilmiş ben biraz içinde bulundum gridin şanslı o yüzden şanslı hissediyorum kendimi.. (:
Yarış öncesi favorim her zaman olduğu gibi Lewis Hamilton'du tabi ki.. Objektif yaklaşırsakta zaten artık Hamilton'un podyumun en tepesinde olma zamanı gelmişti.. Şanssızlıkların peşini bırakmadığı adam neyseki bu kez şansının yardımıyla istediği yerdeydi..
Yarış..
Dediğim gibi artık Lewis'in zamanı gelmişti. Button 2.liği ile gelen duble de Mclaren'in ekmeğine yağ sürdü denebilir...
Tabi İstanbulPark'a en çok uyum sağlayan araç olan Mclaren hakettiği yerdeydi ama Redbull'lar yine hızından ödün vermedi.. Bu sefer kendi hatalarının kurbanı oldular. Onu da anlatıcam birazdan...
Şimdilik sadece alabilecekleri 43 puanı altın tepside Mclaren'e sundular diyeyim...
Onun dışında Mercedes'lerde gelişimini iyiden iyiye sürdürüyor... Ross Brawn'ın dediği gibi şampiyonluk isteği olan küçük bir takım gibiler.. Podyum onlara da hiç uzak değil ama RedBull ve Mclaren'e biraz daha yaklaşmaları gerekiyor..
Ferrari'ye gelecek olursak herkesin gördüğü gibi işler hiç de yolunda gitmiyor.. İstanbul'da 800. GP'sine çıktılar, daha iyi bir sonuçla ayrılmaları şık olabilirdi. Bahreyn'de duble yaptıktan sonra takıma birşeyler oldu.. Kubica bugün birkez daha iki Ferrari pilotundan da hızlıydı.. Ama yine de padoktaki Media Only motorhome'u olan tek takım ve medya olarak Ferrari'den çok memnunuz.. (: (:
Sutil yine olmak istediği yerde, 9.sıradaydı.. Tam bir orta sınıf pilotu Sutil. Elindeki araçla yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışıyor ama takım bir türlü gelişme kaydedemiyor.. Sonuçta Sutil, ya 10. yada 9. oluyor... O da işi öğrenmiş aslında puanını alıp bir kenara çekiliyor. Sezon sonu biryerlere gitmek hedefinde...
Sonuçta Mclaren olması gereken yerdeydi bu haftasonu.. Lewis Hamilton'un kazanmış olması da ayrıca bir mutlu etti beni Hamilton Fanı olarak.. Yarış sonrası her zaman olduğu takım fotoğrafı ayrı bir güzeldi..
İstanbul'un ardındansa Mclaren Redbull'un elinden aldı bayrağı 1 puanla takımlar sıralamasında... Pilotlarda ise Webber 5 puanla Button önünde lider. 3.sırada 84 puanla Lewis var...
Ego Kurbanları...
Yarışın 39.turunda RedBullar 1. ve 2. olarak yoluna devam ederlerken altta verilen bir zaman kjsinde son turlarda Vettel'in Webber'e göre biraz daha hızlı olduğu belirtiliyordu.. Bizim F1 Kulübü Erbatur'la başladık sohbete (yarış esnasında sürekli değerlendirmeler,sohbetler yaparız ama bu sefer RedBulların gelecek birkaç turunu konuşmaya başladık)
Erbatur'a dedim yaz Twit'e birkaç tura Vettel Webber'i geçer. O da aynı şekilde bana bunlar birbirlerini geçerken patlamasınlar dedi... Sonra onun üstünde senaryolar yazmaya başladık 2 tur boyunca.. 41.turda Vettel arka düzlükte yavaş Webber'e içerden -dar bir alandan- atak yaptı. Viraja yaklaşılırken Webber'den yarım araç boyu önde olan Vettel, dışarıya çıkarak virajı almak için sağa doğru kırdı direksiyonunu.. İnatla yavaşlamayıp ve Vettel'in önünü açmayıp devam eden Webber, ön kanadıyla Vettel'in sağ arka lastiğini pattattı. Spin atarak pist dışına taşan Vettel için yarış o an da bitmiş oldu. Önünden geçen Webber'e de ne yapıyorsun dercesine bir hareket bir hareket yapan Vettel araçtan indikten sonra da Webber'in sorunlu olduğunu vurgularcasına işaret parmağını kafasının kenarında çevirmeye başladı.. Webber'de devam edemeyip orada Vettel ile birlikte araçtan inse hiçte ufak çaplı bir tartışmanın yaşanacağını sanmıyorum... Okay Karacan'ın da söylediği gibi "Çok Büyük Kavga Var" cümlesini hepimiz kurardık.. Olaya yeniden dönersek hatalı olan taraf bence sonuna kadar Webber'dir. Biraz daha yavaşlaması gereken yerde inatla devam eden Avustralya'lıya burada hak vermek kesinlikle yanlış olur... Muhteşem Egoları olan pilotlardan zaten bu tür bir hareket beklenmez zaten... Sezon başından beri RedBull'da bu iş böyle.. Webber kazanıp Seb ikinci olduğunda, Seb hep bi moralsiz suratsız bir halde takılıyor çevrede.. Tam tersinde ise Webber bir ayrı havalarda oluyor.. Bu sefer de o had safhada olan egolarının kurbanları oldular..
Aynı hatayı Mclarenlerin yapmaması sevindiriciydi. Ego konusunda en zayıf takımın Mclaren olduğunu söyleyebilirim. RedBullara dönecek olursak, onlar her zaman olduğu gibi birbirlerinin üstünde olmak için çabalamaya devam edecekler.. Ancak bu yarıştan sonra ne pahasına olursa olsun biri diğerinin altında olmayı kesinlikle kabul etmeyecektir.. Takım arkadaşı gözetmeksizin....
__________________________________
Yarış bittiğinde İstanbulPark, Formula 1 tarihinin unutulmaz sayfaları kısmına yazdırdı adını.. Bundan 2-3 yıl sonra Formula 1'den hikayeler yazarken bu yarıştaki olaylara yer vermezsek ayıp etmiş oluruz sanırım... Mclaren takımı İstanbul'dan müthiş bir mutlulukla İngiltere'nin yolunu tutadursun bende tamamlayayım yazıyı....
Son 10 yılın en çekişmeli sezonunun bir sonraki yarışı 2 hafta sonra Kanada'da... Mclaren ve Lewis için darısı Kanada'ya diyelim...
Comments (0)
Yorum Gönder