İngiltere'de Sussex vilayetinde 2 gün önce muhteşem bir festival oldu...
Efsaneler ve şimdiki pilotlar pistteydi.. İngiliz seyirciler unutamayacakları bir gün yaşamış gibi..
Bir kaç fotoğraf burada ama devamı ise burada..
Bu Kez Adrian Newey Pistte..
Buz Adam Senaryosu..
Posted by tayf.. | Posted in formula 1 , kimi raikkonen | Posted on 01:24
Bir Cadde pisti daha... Avrupa GP'si...
Avrupa GP'si genellikle güzel yarışlara sahne olur.. Geçen yıl Brawn GP ile Barrichello kazanmıştı.. Yarışa damga vuran olay ise Hamilton'un liderliği kaybetmesine mal olan pitstop'u idi... 57 turluk muhteşem mücadele Pazar Günü Saat 15:00'da TRT 1 ekranlarında olacak...
Biz de bu güzel haftasonunu yerinde takip etmek için yaklaşık 2 saat sonra yola çıkıyoruz.. Rota önce Madrid oradan da Valencia..
Görüşmek üzere....
Fransız Zidane ve Arjantinli Veron.. Arjantin-Yunanistan maçının son bölümlerini izlemek gerçekten keyifliydi.. Birçok futbolseverin unuttuğu Veron'u yeniden hatırlattığı Maradona'ya teşekkür ediyorum.. Gelelim Zidane'a.. İkisini'de sahada izlemekten keyif alırdım, alırım.. Bir dönem Veron'u Zidane'a benzetmişlerdi.. Ben fazla benzetmezdim ama dediğim gibi 2'sini de sahada görmek hoşuma giderdi, gidiyor.. Zidane'nın o ince bileği ve Veron'un o bazuka şutları.. Futbola güzellik katan iki insan.. Bugünlerde biri Dünya Kupası Finali'nde attığı o kafa ve ardından gelen kırmızı kartla hatırlanıyor diğeri ise şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerleyen Arjantin denince akla geliyor.. Şimdi gelelim nerden aklıma geldi Zidane, Veron.. Akşam üzeri karşılaşmanın ardından bizim bi arkadaş var Alican, onunla maçın kritiğini yaparken konuştuk.. Neydi dedi Zidane, Veron... En son karşılaştıkları maç da 2003 Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali imiş... Real Madrid - Manchester United... Çok iyi hatırlamıyorum.. İlk maçta oynamamış Veron. Madrid evinde 3-1 almış maçı. 2.maçta 63 dakika oyunda kalmış Veron.. Maçı Manchester 4-3 almış.. Tabi turu Madrid atlamış.. Madrid'in 3 golünü de Ronaldo atmış... Sahi, Ronaldo oynardı o zamanlar... (: Şimdilerde futbolsever onu da unutuyor.. Selam olsun O Fenômeno'ya...
Kanada GP'si 1 yıllık aranın ardından yeniden başlıyor... Tam hareketlilik bildiğiniz gibi perşembe günü başlıyor ama biz startı 2 saat sonra yani 06:00'da başlatıyoruz... Kanada'ya karşı hep bir sempatim olmuştur yarış dışında... Orada yaşayan çok kişi tanıyorum belki de onlar ve anlattıklarındandır.. Kanada yolculuğunun güzel yanlarından biri gittiğimizde 7 saat kazanıyor olmamız..(:
Montreal'in pistini de ayrı bir severim... Hızlı bir pist ve duvarlarla çevrili hataya yer yok... 2008'deki yarışta Peter Sauber'in ekibi duble yapmıştı.. Kubica 1, Heidfeld 2 idi. Biri şimdi Renault'da diğeri Mercedes test pilotu... F1'in çok çabuk değiştiği bir kez daha gözler önünde (:
Şimdilik benden bu kadar... Önce Almanya'ya ordan da Kanada'ya olmak üzere 13 saatlik bir yol var önümüzde... Fırsat buldukça yazmaya devam edeceğim ama işten arta kalan zamanı pc başında geçirmek istemiyorum.. (:
Güzel bir de şarkı olsun...
Sonunda söylediğim oldu.. Kolay kolay vazgeçilmez Webber'den... RedBull kontratı 1 yıl daha uzattı Webber'de... Tamam Vettel genç ve yetenekli, takımın onun üstüne oynaması doğru bir karar ama Webber'de vazgeçilecek bir pilot değil.. Bu sene de şampiyon olursa kimse şaşırmasın.. Adrian Newey öyle birşey yapmış ki, beni koy ben bile kazanırım :P (hepimizde vardır biraz, ben olsam...)
Kardeşim bu Ray Allen insan olamaz dedim 3. 3lüğünü potaya gönderdiğinde.. Sonra zaten kanıtlandı bize insan değilde bi makina olduğunu.. O kadar 3lük mü atılır be abi... (:
Bir ara yine bir 3lüğünden sonra ekrana gelince Allen, gözümde Hannibal canlandı... Nerden alaka kurdum bilmiyorum ama dün gece pekte farkları yoktu...
İstanbul Park'taki yarışın son turlarında Jenson Button ve Lewis Hamilton arasındaki çekişmesi sırasında, Lewis'le takımın konuşması...
Team: Understood Lewis ... Anlaşıldı Lewis
Batıdan Lakers, Doğudan Celtic yalnızca 3 saat sonra kozlarını paylaşacak..
İlk maç Los Angeles'ta..
Gönlümüz elbette ki Boston Celtics'ten yana...
Allen,Pierce,Garnett,Rondo ve diğerleri...
Pazar'a kadar...
7.yarış İstanbulPark'ı da atlattık sonunda... Çarşamba gününden başlamıştı mesai. Evim uzak olduğundan yarışın İstanbul'da olması pek fark etmedi benim için, topladım bavulu geçtim 5 günlüğüne anadolu yakasına..
Öncelikle şunu söyleyeyim, İstanbulPark'taki TRT çadırı gerçekten büyük ilgi odağıydı ve çok da canlıydı stüdyo dışında.. Daha iyi olabilirdi stüdyo..
Perşembe ve cuma günleri her zaman olduğu gibi en hareketli günlerdi padok açısından.. 7 Farklı pilotla özel röportaj ve diğer tüm pilotlarla da ayaküstü sohbetler gerçekleşti... Tabi canlı yayında olmayanlar bizim sabahlamamıza sebep verdi birazcık.. Ayrıca Cuma günü de Mclaren'in yeni garajının tanıtımını yaptık o da bugün ekrandaydı sanırım yayını izleme fırsatı bulamadım pek fazla... Cumartesi günü de pilotların TRT çadırındaki imza günü de görülmeye değerdi...
Pazar gününe kadar tempo hiç değişmeden özel röportajlar, padoktan canlı yayınlar vs. şeklinde devam etti... Pazar günü asıl şov grid de olucaktı ama TRT teknik ekibinin telsiz kameraları padok için ayarlamış olmaları ve sonradan antenlerin yerlerini değiştirmeye zamanları olmadıkları için yayın gerçekleşemedi.. O da olsaydı tadından yenmeyecekti ama kısmet değilmiş ben biraz içinde bulundum gridin şanslı o yüzden şanslı hissediyorum kendimi.. (:
Yarış öncesi favorim her zaman olduğu gibi Lewis Hamilton'du tabi ki.. Objektif yaklaşırsakta zaten artık Hamilton'un podyumun en tepesinde olma zamanı gelmişti.. Şanssızlıkların peşini bırakmadığı adam neyseki bu kez şansının yardımıyla istediği yerdeydi..
Yarış..
Dediğim gibi artık Lewis'in zamanı gelmişti. Button 2.liği ile gelen duble de Mclaren'in ekmeğine yağ sürdü denebilir...
Tabi İstanbulPark'a en çok uyum sağlayan araç olan Mclaren hakettiği yerdeydi ama Redbull'lar yine hızından ödün vermedi.. Bu sefer kendi hatalarının kurbanı oldular. Onu da anlatıcam birazdan...
Şimdilik sadece alabilecekleri 43 puanı altın tepside Mclaren'e sundular diyeyim...
Onun dışında Mercedes'lerde gelişimini iyiden iyiye sürdürüyor... Ross Brawn'ın dediği gibi şampiyonluk isteği olan küçük bir takım gibiler.. Podyum onlara da hiç uzak değil ama RedBull ve Mclaren'e biraz daha yaklaşmaları gerekiyor..
Ferrari'ye gelecek olursak herkesin gördüğü gibi işler hiç de yolunda gitmiyor.. İstanbul'da 800. GP'sine çıktılar, daha iyi bir sonuçla ayrılmaları şık olabilirdi. Bahreyn'de duble yaptıktan sonra takıma birşeyler oldu.. Kubica bugün birkez daha iki Ferrari pilotundan da hızlıydı.. Ama yine de padoktaki Media Only motorhome'u olan tek takım ve medya olarak Ferrari'den çok memnunuz.. (: (:
Sutil yine olmak istediği yerde, 9.sıradaydı.. Tam bir orta sınıf pilotu Sutil. Elindeki araçla yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışıyor ama takım bir türlü gelişme kaydedemiyor.. Sonuçta Sutil, ya 10. yada 9. oluyor... O da işi öğrenmiş aslında puanını alıp bir kenara çekiliyor. Sezon sonu biryerlere gitmek hedefinde...
Sonuçta Mclaren olması gereken yerdeydi bu haftasonu.. Lewis Hamilton'un kazanmış olması da ayrıca bir mutlu etti beni Hamilton Fanı olarak.. Yarış sonrası her zaman olduğu takım fotoğrafı ayrı bir güzeldi..
İstanbul'un ardındansa Mclaren Redbull'un elinden aldı bayrağı 1 puanla takımlar sıralamasında... Pilotlarda ise Webber 5 puanla Button önünde lider. 3.sırada 84 puanla Lewis var...
Ego Kurbanları...
Yarışın 39.turunda RedBullar 1. ve 2. olarak yoluna devam ederlerken altta verilen bir zaman kjsinde son turlarda Vettel'in Webber'e göre biraz daha hızlı olduğu belirtiliyordu.. Bizim F1 Kulübü Erbatur'la başladık sohbete (yarış esnasında sürekli değerlendirmeler,sohbetler yaparız ama bu sefer RedBulların gelecek birkaç turunu konuşmaya başladık)
Erbatur'a dedim yaz Twit'e birkaç tura Vettel Webber'i geçer. O da aynı şekilde bana bunlar birbirlerini geçerken patlamasınlar dedi... Sonra onun üstünde senaryolar yazmaya başladık 2 tur boyunca.. 41.turda Vettel arka düzlükte yavaş Webber'e içerden -dar bir alandan- atak yaptı. Viraja yaklaşılırken Webber'den yarım araç boyu önde olan Vettel, dışarıya çıkarak virajı almak için sağa doğru kırdı direksiyonunu.. İnatla yavaşlamayıp ve Vettel'in önünü açmayıp devam eden Webber, ön kanadıyla Vettel'in sağ arka lastiğini pattattı. Spin atarak pist dışına taşan Vettel için yarış o an da bitmiş oldu. Önünden geçen Webber'e de ne yapıyorsun dercesine bir hareket bir hareket yapan Vettel araçtan indikten sonra da Webber'in sorunlu olduğunu vurgularcasına işaret parmağını kafasının kenarında çevirmeye başladı.. Webber'de devam edemeyip orada Vettel ile birlikte araçtan inse hiçte ufak çaplı bir tartışmanın yaşanacağını sanmıyorum... Okay Karacan'ın da söylediği gibi "Çok Büyük Kavga Var" cümlesini hepimiz kurardık.. Olaya yeniden dönersek hatalı olan taraf bence sonuna kadar Webber'dir. Biraz daha yavaşlaması gereken yerde inatla devam eden Avustralya'lıya burada hak vermek kesinlikle yanlış olur... Muhteşem Egoları olan pilotlardan zaten bu tür bir hareket beklenmez zaten... Sezon başından beri RedBull'da bu iş böyle.. Webber kazanıp Seb ikinci olduğunda, Seb hep bi moralsiz suratsız bir halde takılıyor çevrede.. Tam tersinde ise Webber bir ayrı havalarda oluyor.. Bu sefer de o had safhada olan egolarının kurbanları oldular..
Aynı hatayı Mclarenlerin yapmaması sevindiriciydi. Ego konusunda en zayıf takımın Mclaren olduğunu söyleyebilirim. RedBullara dönecek olursak, onlar her zaman olduğu gibi birbirlerinin üstünde olmak için çabalamaya devam edecekler.. Ancak bu yarıştan sonra ne pahasına olursa olsun biri diğerinin altında olmayı kesinlikle kabul etmeyecektir.. Takım arkadaşı gözetmeksizin....
__________________________________
Yarış bittiğinde İstanbulPark, Formula 1 tarihinin unutulmaz sayfaları kısmına yazdırdı adını.. Bundan 2-3 yıl sonra Formula 1'den hikayeler yazarken bu yarıştaki olaylara yer vermezsek ayıp etmiş oluruz sanırım... Mclaren takımı İstanbul'dan müthiş bir mutlulukla İngiltere'nin yolunu tutadursun bende tamamlayayım yazıyı....
Son 10 yılın en çekişmeli sezonunun bir sonraki yarışı 2 hafta sonra Kanada'da... Mclaren ve Lewis için darısı Kanada'ya diyelim...
Posted by tayf.. | Posted on 15:01
Sezonun 7.yarışı olan İstanbul GP'si bugün itibariyle başlıyor.. Tabi pilotlar bugün pistte olmayacaklar, yalnızca padokta basın mensuplarına demeçler verip arada sırada garaja uğrayarak ayarları kontrol edip günü geçirecekler... İzleyiciler için asıl GP, cuma günü başlayacak... Umarım bu kez diğer yıllara oranla tribünleri biraz daha fazla doldururuz... İspanya'da yarış günü 95 bin'in üzerinde izleyici vardı... Yayından da bahsetmek isterdim biraz ama benimde pek fazla bilgim yok.. (: Bildiklerim, yarışı Serhan Acar'ın değil Okay karacan'ın anlatacak olduğu, Okay Karacan'ın yerine de yarış öncesi ve yarış sonrası programları Serhan Asker'in yapıcak olduğu.. Onun dışında umuyorum padoğun heryerinden canlı yayınlar olur... TRT'nin ayrıca bir çadırı olacak İstanbulPark'ta.. F1 Smilatörü, farklı aktiviler ve özel konuklar olacak sanıyorum çadırda... Ayrıca pilotlarda imza dağıtmak için hayranlarıyla burada buluşacaklar diye biliyorum...
Biz bugünden yani perşembeden pazara kadar İstanbulPark'tayız... Umarım güzel bir iş çıkar ortaya..
Zaten koca takvimde tek eksik Amerika'ydı... 2012'de bu eksik gideriliyor... Bugün 2012'den 2021'e kadar Amerika GP'sinin takvimde olacağına dair imzalar atıldı... Amerika 2012'ye kadar Texas, Austin'de yeni bir pist hazırlayacak.. Şimdi bir Amerika takımı ve bir de Amerika'lı pilot gerekiyor...
Türkiye GP'si Ali Sami Yen'de Start Alıyor...
Posted by tayf.. | Posted in formula 1 | Posted on 06:12
Formula 1'de sıra geldi İstanbul Grand Prix'sine... Organizasyon çarşamba gecesi Ali Sami Yen Stadı'nda pilotlar karması ile ünlüler karmasının futbol şöleni ile başlayacak... Kadrolar ise resmi sitede şu şekilde...
Organizasyonun tek eksiği kadroda Schumacher, Hamilton, Alonso, Button gibi şampiyon isimlerin olmaması...
Formula 1'de Sezonun 5.yarışı bu hafta sonu İspanya-Barcelona'da koşulacak... Şampiyonada Mclaren Mercedes ve Jenson Button lider durumda... Her ne kadar İspanya'da Fernando Alonso favori olarak gösterilse de, ben artık Lewis Hamilton'un yarış kazanma vaktinin geldiğini ve bunuda Catalunya GP'sinde gerçekleştireceğini düşünüyorum... (tamamen duygusal..)
Biz de ekip olarak bugün itibariyle Barcelona'da olup sizler için mücadeleyi yerinde takip etmeye devam edeceğiz... Barca'dan bi isteği olan varsa söyleyebilir... (:
Şimdilik bir şarkı bırakıp gideyim size.... Görüşmek üzere...
Formula 1'den Hikayeler #2
Posted by tayf.. | Posted in formula 1'den Hikayeler | Posted on 10:08
Aslında serinin 2.hikayesini bu kadar çabuk yazmayacaktım... Ama bu seriyi yapmaya karar verdiğim ilk an aklımda olan Ayrton Senna'nın öldüğü yarışı gününde yazmak istedim yani Efsane'nin öldüğü bugünde...
______________________________
Formula 1'de 1994 sezonu Brezilya'da başlar... 1993'te şampiyon olan Williams-Renault, Mclaren'in Brezilya'lı pilotu Ayrton Senna'yı transfer eder... Brezilya'lı 2 numaralı aracıyla ülkesindeki 1994 sezonunun ilk yarışı olan Brezilya GP'sinde Pole pozisyonu alır... Ancak yarışa 55.turda veda eder...
Sezonun 2.yarışı Pacific GP'sinde'de Pole pozisyonu alan Ayrton Senna, burada da ilk turdaki kazadan dolayı yarışa devam edemez... Geçen bu 2 yarışı da Benetton-Ford takımıyla Michael Schumacher kazanır....
Pacific GP'sinden 2 hafta sonra sıra San Marino GP'sindedir... San Marino GP'si sıralama turlarında beklenmedik bir olay yaşanır... Simtek Ford takımında mücadele eden Avusturyalı pilot Roland Ratzenberger, Villeneuve virajında kaza geçirerek hayatını kaybeder... Formula 1 dünyası o gün tam anlamıyla acı içersindedir... Ancak asıl acı bir sonraki gün yaşanacaktır....
Tarih 1 Mayıs 1994'ü gösterdiğinde San Marino GP'si büyük bir hüzün içinde yarışa hazırdır...
Grid'in en önünde ilk 2 yarışta olduğu gibi Efsane Ayrton Senna yer alır.Her zaman ki gibi kaskını karşısına almış yarışı beklemektedir... Yarışın başlangıcında gerçekleşenen kazadan dolayı güvenlik aracı piste girer... 3.turda yarış start düzlüğünden yeniden başlatılır...
2.startın üzerinden 2 tur sonra yani yarışın 5.turu Efsanenin son turu olur...
Senna, Tamburello virajında, 220 km. hızla duvara çarpar... Sağ ön teker yerinden koparak Senna'ya çarpar, süspansiyon parçaları kaskını delerek başında ölümcül yaralar açar...
Olay yerinde yapılan müdehalenin ardından helikopterle hastaneye kaldırılan Efsanenin ölüm haberi çok geçmeden tüm Formula 1 dünyasını sarsar... Birçoklarına göre Efsane olay yerinde ölmüştür ancak pistin kapanmaması için hastanede öldüğü söylenmiştir...
San Marino GP'sini Schumacher kazanır... Williams takımı 2 yarış sonra İspanya'da Ayrton Senna'nın yerine David Coulthard'ı oturtur...
Efsane ölümünden birkaç ay önceki röportajında şunları söylemiştir; Yarışlar, rakiplerle mücadele benim kanımdadır benim bir parçamdır. Eğer bir gün, hayatıma mal olacak bir kaza geçirirsem tek isteğim herşeyin hemen, bir anda olup bitmesidir. Tekerlekli sandelyeye mahkum kalmak istemem ya da hastane köşelerinde yıllarca sürünmek de istemem. Yaşayacaksam herşeyimle, bir bütün olarak yaşamalıyım. Yarım olarak yaşamak beni mahveder..
Mutlaka İzlenir: 1994 San Marino GP'si Preview....
__________________________________
Şahsen kendim, Ayrton Senna'yı izleyebilme ayrıcalığına ulaşamadım... Okuduklarım ve izledikleriminden tanıdığım Efsane hakkında şunu söyleyebilirim ki;
Ölümü kendine yakıştığı gibi pistte olmuştur...
Efsane Ayrton Senna'ya Selam Olsun...
Do you know what’s worth fighting for?
When it’s not worth dying for?
Does it take your breath away
And you feel yourself suffocating?
Does the pain weigh out the pride?
And you look for a place to hide?
Did someone break your heart inside?
You’re in ruins
One, 21 guns
Lay down your arms, give up the fight
One, 21 guns
Throw up your arms into the sky, you and I
When you’re at the end of the road
And you lost all sense of control
And your thoughts have taken their toll
When your mind breaks the spirit of your soul
Your faith walks on broken glass
And the hangover doesn’t pass
Nothing’s ever built to last
You’re in ruins
One, 21 guns
Lay down your arms, give up the fight
One, 21 guns
Throw up your arms into the sky, you and I
Did you try to live on your own
When you burned down the house and home?
Did you stand too close to the fire
Like a liar looking for forgiveness from a stone?
When it’s time to live and let die
And you can’t get another try
Something inside this heart has died
You’re in ruins
One, 21 guns
Lay down your arms, give up the fight
One, 21 guns
Throw up your arms into the sky
One, 21 guns
Lay down your arms, give up the fight
One, 21 guns
Throw up your arms into the sky, you and I
"Dünyanın en iyi teknik direktörü ben değilim..."
Posted by tayf.. | Posted in futbol , jose mourinho | Posted on 08:48
daha da kısası fazla söze gerek yok...
100.000'den fazla kişi çıplak gözle, milyarlarca insan ise ekranları başından takip etti beklenen mücadeleyi...
Bu mücadele de ise tek bir kahraman vardı....
Darısı Santiago Barnebau'ya....
Formula 1'den Hikayeler #1
Posted by tayf.. | Posted in formula 1 , formula 1'den Hikayeler | Posted on 07:26
Uzun zaman olmuş yazmayalı... Espriler gelmeye başlamıştı. Özhan Canaydın'dan sonra kapattı diye blogu.. (: Neyse bir seri ile geri dönelim o zaman... Başlık herşeyi anlatıyor...
______________________________________________________________
Yer Belçika 2000 Grand Prix'si... Birçok Formula 1 severin unutamadığı yarışlardan biri...
Üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen akıllarda kalmasının nedeni ise 40.turda Mika Hakkinen'in, Schumacher'i geçiş anıdır...
Spa'ya Pole'de başlayan Mika, liderliğini sürdürdüğü yarışta spin atar ve yarışa 4.sırada başlayıp 2.sıraya tırmanmış olan Schumi'ye geçilir...
44 Turluk yarışın sonlarına doğru Hakkinen, Schumi'yi yavaş yavaş zorlamaya başlar.. Schumi ise savunmadadır... Zaman zaman Schumacher, Fair Play dışı Mika'nın önünü bile kapatmaktadır... Bunlardan biri videoda bulunan 39.turda gerçekleştirir...
İşte tam 40.turda, Spa'daki o yokuşun ardından gelen düzlükte akıllardan silinmeyen geçiş gerçekleşir... Schumacher ve Mika hızla gelirken Honda Bar pilotu Brezilya'lı Ricardo Zonta'ya mavi bayraklar sallanır... O an da Zonta yol vermek için biraz soluna doğru gelerek pistin sağ kısmını boşaltır ve Schumi, Zonta'nın soluna, o ana kadar Schumi'nin hava koridorundaki Mika ise Zonta'nın sağına geçer..... 2 araç Zonta'yı geride bırakıp viraja gelindiğinde öndeki Araç Mika'nın Mclaren'idir... Mika Belçika Grand Prix'sini kazanır ama sezon sonu şampiyonluk ipini göğüsleyen Efsane Michael Schumacher'dir...
Mika SPA 2000 - These bloopers are hilarious
Albert Park'ta Kazanan Şampiyon!
Posted by tayf.. | Posted in avustralya , formula 1 | Posted on 04:58
İlginç bir şey takıldı gözüme.... Son 4 yılda Avustralya'da kazanan pilot sezon sonu şampiyon olmuş...
Bakınız ;
2006 Fernando Alonso - Fernando Alonso
2007 Kimi Raikkonen - Kimi Raikkonen
2008 Lewis Hamilton - Lewis Hamilton
2009 Jenson Button - Jenson Button
Formula 1'de yeni sezon dün yapılan antrenman turlarıyla start aldı ve birazdan başlıyacak olan sıralama turlarıyla heyecan devam edecek... Elbette Formula 1 Kulübü'de yeni sezonla birlikte TRT 1 ekranlarında start alıyor... Okay Karacan'ın sunacağı Formula 1 kulübünde Uzman Yorumcularla birlikte her hafta birbirinden ünlü konuklar da yer alacak... Yıldız Pilotlarla özel röportajlar ve yapılacak özel VTR'ler de programın içinde önemli yer tutacak.... Formula 1 Kulübü Sıralama Turları öncesi - sonrası ve Büyük Yarış öncesi - sonrası TRT 1 ekranlarında... Program interaktif olacak. İnternet üzerinden izleyiciler sürekli porgrama ulaşıp görüş ve yorumlarını bildirebilecekler. Özellikle blog dünyası için daha önemli - zira program'da bloglar ve gelişmeler önemli yer tutacak. Bloglardan fotoğraf ve haberler programda yayınlanacak, üzerine yorumlar yapılacak....
Bağlı olarak elbette blogun bir blogu var...Programın sitesi F1 Dünyasından son haberler ve gelişmeler. TRT ekibinin Padok alanından çalışmaları - özel Fotoğraf ve haberlere ise formula1kulubu.blogspot.com 'dan ulaşabilirsiniz.
Formula 1 heyecanı bununla sınırlı kalmayacak.... F1 dünyasının diğer yüzünü. Şovları, Yarışların yapılacağı Şehirlerdeki tüm gelişmeleri, renkli görüntüleri ekrana yansıtacak F1 Magazin'de TRT 3'de karşınızda olacak.
Son yılların en çekişmeli F1 Sezonu az sonra TRT ekranlarında start alacak, hazırmısınız ?
Ligimizin kalitesini neden yükseltemiyoruz? Sorusunun cevabını bir kez daha aldık bugün...
Bir Gün Orda Olmak Dileğiyle... # 1
Posted by tayf.. | Posted in bir gün orda olmak dileğiyle , futbol , liverpool | Posted on 05:04
Bir gün Anfield'ta You Never Walk Alone şarkısını söylemek dileğiyle diyelim...
Liverpool sempatizanlığımı bilen bilir... İlerleyen zaman da yazarım bir yazı...